Kur'an (351. Gün)

  • Araştırmalara göre dünyada en çok konuşulan konu din, en fazla okunanlar ise din kitaplarıdır.
  • Buna rağmen inandığı dinin prensiplerini "kutsal kitabından" öğrenenlerin sayısı pek azdır.
  • Diğer dinlerin bilgileri ise tamamen kulaktan dolmadır ve gereksiz kavgalar üretmektedir.
  • Bu sayfa Kur'an'ın ayetlerini içerir; ancak onu öğretmek veya reklamını yapmak amacı gütmez.
  • Her gün kitabın 1/365'lik kısmı yayınlanarak, daha rahat okunup anlaşılması hedeflenmiştir.
  • Kitapları "şöyle bir" inceleyenler, ana fikir açısından kitaplar arasında kavgaya sebep olacak bir fark göremeyeceklerdir.
Diyanet İşleri Başkanlığı meâli (İniş sırası)
  el-HUCURÂT
16 De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
17 Onlar İslâm'a girdikleri için seni minnet altına sokuyorlar. De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Eğer doğru kimselerseniz bilesiniz ki, sizi imana erdirdiği için asıl Allah size lütufta bulunmuştur.
18 Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir. Allah yaptıklarınızı görendir.
  et-TEVBE
1 Allah ve Resûlünden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ihtar!
2 (Ey müşrikler!) Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. İyi bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil (ve perişan) edecektir.
3 Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır. Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz. (Ey Muhammed)! o kâfirlere elem verici bir azabı müjdele!
4 Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız. Allah (haksızlıktan) sakınanları sever.
5 Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir.
6 Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah'ın kelâmını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır.
7 Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah (ahdi bozmaktan) sakınanları sever.
8 Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır.
9 Allah'ın âyetlerine karşılık az bir değeri (dünya malını ve nefsânî istekleri) satın aldılar da (insanları) O'nun yolundan alıkoydular. Gerçekten onların yapmakta oldukları şeyler ne kötüdür!
10 Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların kendileridir.
11 Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
12 Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar, ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın. Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır. (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler.
13 (Ey müminler!) verdikleri sözü bozan, Peygamber'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız; yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır.
14 Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın.
R. İhsan Eliaçık Meâli (İniş sırası)
  HUCURAT
16 Söyle onlara: "Siz Allah'a dindarlığınızı mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah, göklerdekini ve yerdekini bilir. Allah her şeyi bilendir."
17 İslâm'a girişlerini senin başına kakıyorlar. Söyle onlara: "İslâm'a girişinizi benim başıma kakmayın. Bilakis size iman yolunu gösterdiği için Allah, size lütufta bulunmuştur. Eğer sözünüzün eri iseniz..."
18 Göklerin ve yerin sırrını Allah bilir. Allah her ne yaparsanız görüyor.
  TEVBE
1 Allah ve elçisinden antlaşmalı olduğunuz müşriklere ültimatomdur:
2 Bundan böyle yeryüzünde 4 ay istediğiniz gibi dolaşın. Fakat Allah'ı aciz bırakamayacağınızı ve Allah'ın er geç kâfirleri rezil edeceğini bilin.
3 Allah ve elçisinden büyük hac gününde insanlara duyurudur: Allah'ın ve peygamberinin müşriklerle bütün ilişkileri kesilmiştir. Şu halde tövbe ederseniz hakkınızda hayırlı olur. Eğer aldırış etmezseniz, bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. O kâfirleri acı bir azabın beklediğini haber ver.
4 Ancak antlaşmalı olduğunuz müşriklerden, daha sonra antlaşmalarına bağlı kalanlar ve aleyhinizde saldırganlarla işbirliği yapmamış olanlar bu ültimatomun dışındadır. Bunlarla yaptığınız antlaşmaya süresi bitene kadar bağlı kalın. Allah, öfkesini çekecek işler yapmaktan sakınanları sever.
5 Haram aylar çıkınca, artık (antlaşmalarını tek yanlı bozarak saldırıya geçen) müşrikleri nerede bulursanız etkisiz hale getirin. Yakalayın, hapsedin, bütün yollarını tutun. Eğer vazgeçip destekleşmeye / dayanışmaya katılır, ihtiyaçtan fazlasını vererek arınmaya başlarlarsa bırakın. Allah bağışlayıcıdır, sevgi ve merhamet kaynağıdır.
6 Eğer müşriklerden biri senden aman dileyerek himaye isterse, Allah'ın kelâmını dinleyebilmesi için ona aman ver. Sonra kendini güvenli hissedebileceği yere ulaştır. Çünkü onlar bilinçsiz bir topluluktur.
7 Mescid-i Haram'ın yanında antlaşma yaptıklarınız hariç, müşriklerin Allah ve elçisi nezdinde nasıl bir güvenceleri olabilir ki? Fakat antlaşma yaptıklarınız dürüst davrandıkça, siz de onlara dürüst davranın. Allah, öfkesini çekecek işler yapmaktan sakınanları sever.
8 Nasıl olabilir ki, eğer size karşı bir zafer kazansalar ne hakkınızı gözetirler, ne de antlaşma hükümlerine riayet ederler. Dilleriyle gönlünüzü almaya çalışırken, kalpleri inatla direnir. Zaten çoğu günaha batıp gitmiştir.
9 Onlar, Allah'ın ayetlerini az bir değer karşılığında sattılar ve Allah yolundan alıkoydular. Yapıp durdukları gerçekten çok kötü bir şey..!
10 Bir mü'min hakkında ne bir söz, ne de hak gözetirler. Onlar saldırganların ta kendisidir.
11 Eğer tövbe ederek destekleşmeye / dayanışmaya katılır, ihtiyaçtan fazlasını vererek arınırlarsa din kardeşiniz olurlar. Bilinçlenecek bir topluluk için biz, ayetlerimizi daha çok açıklarız.
12 Eğer antlaşma yaptıktan sonra antlaşmalarını korumaz, üstelik dininize saldırıya kalkarlarsa, küfrün öncüleriyle savaşın. Çünkü onlarda "sözün namusu" diye bir şey yoktur. Belki böylece akılları başlarına gelir.
13 Sözünde durmayan, peygamberi yurdundan çıkarmaya yeltenen ve saldırıyı önce kendileri başlatan bir güruhla savaşmaktan geri mi duracaksanız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer imanınız varsa, bilin ki korkulmaya en lâyık olan Allah'tır.
14 Savaşın onlarla. Böylece Allah, onlara sizin elinizle azap tattırsın, rezil etsin onları. Yardımıyla onlara karşı sizi zafere ulaştırsın, mü'min bir topluluğun yüreklerine su serpsin.