Kur'an (365. Gün)

  • Araştırmalara göre dünyada en çok konuşulan konu din, en fazla okunanlar ise din kitaplarıdır.
  • Buna rağmen inandığı dinin prensiplerini "kutsal kitabından" öğrenenlerin sayısı pek azdır.
  • Diğer dinlerin bilgileri ise tamamen kulaktan dolmadır ve gereksiz kavgalar üretmektedir.
  • Bu sayfa Kur'an'ın ayetlerini içerir; ancak onu öğretmek veya reklamını yapmak amacı gütmez.
  • Her gün kitabın 1/365'lik kısmı yayınlanarak, daha rahat okunup anlaşılması hedeflenmiştir.
  • Kitapları "şöyle bir" inceleyenler, ana fikir açısından kitaplar arasında kavgaya sebep olacak bir fark göremeyeceklerdir.
Diyanet İşleri Başkanlığı meâli (İniş sırası)
  el-MÂİDE
107 Bu şahitlerin (sonradan yalan söyleyerek) bir günah kazandıkları anlaşılırsa, (şahitlerin) haklarına tecavüz ettiği ölüye daha yakın olan (mirasçılardan) iki kişi onların yerini alır ve "Andolsun ki bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha gerçektir ve biz (kimsenin hakkına) tecavüz etmedik, aksi takdirde biz, elbette zalimlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler.
108 Bu (usul), şahitliği gerektiği şekilde yapmaya, yahut yeminlerinden sonra, yeminlerin (mirasçılar tarafından) reddedilmesinden korkmalarına (çekinmelerine çare olarak) daha uygundur. Allah'tan korkun ve (O'nu) dinleyin. Allah, yoldan çıkmışlar topluluğuna rehberlik etmez.
109 Allah'ın peygamberleri toplayıp da "Size ne cevap verildi" dediği gün, "Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle bilen ancak sensin" diyeceklerdir.
110 Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" demişlerdi.
111 Hani havârîlere, "Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar (da), "İman ettik, bizim Allah'a teslim olmuş kimseler (müslümanlar) olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi.
112 Hani havârîler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O, "İman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabını verınişti.
113 Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz" demişlerdi.
114 Meryem oğlu İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, bizim için, geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve senden bir âyet (mucize) olsun. Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın.
115 Allah da şöyle buyurdu: Ben onu size şüphesiz indireceğim; ama bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, kâinatta hiç bir kimseye etmediğim azabı ona edeceğim!
116 Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.
117 Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin.
118 Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin" dedi.
119 (Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.
120 Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin mülkiyeti Allah'ındır, O, her şeye hakkıyle kadirdir.
  en-NASR
1 Allah'ın yardımı ve zaferi geldiği,
2 Ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit ,
3 Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.
R. İhsan Eliaçık Meâli (İniş sırası)
  MAİDE
107 Eğer bu şahitlerden birinin verdikleri sözü tutmadığı anlaşılırsa, o zaman bu iki kişinin yerine, bunların aleyhlerinde bulundukları karşı taraftan iki şahit bulunur. Bunlar da Allah adına şöyle yemin ederler: "Bizim tanıklığımız, onların tanıklığından daha doğrudur. Biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik, aksi halde hiç kuşkusuz zâlimlerden oluruz."
108 İşte bu, şahitliği gerektiği gibi yapmalarına veya yeminlerinden sonra, ettikleri yeminin kabul edilmemesinden korkmalarına en yakın bir çaredir. Daima sakının ve söyleneni iyi dinleyin. Çünkü Allah, yoldan çıkanları doğru yolda yürütmez.
109 Allah elçileri toplayacağı gün, "sizden sonra davetinizin başına neler geldiğini biliyor musunuz?" diye soracak. Onlar da: "Bizim bir bilgimiz yok, gıyabımızda olanları bilen ancak Sensin Sen" diyecekler.
110 Allah, o günde şöyle buyuracak: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene olan nimetimi düşün. Hani seni tertemiz ruh ile desteklemiştim. Beşikte ve yetişkinlikte insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, bilgeliği, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Hani benim iznimle çamurdan kuş biçiminde bir şey yapıyordun, içine üflüyordun da benim iznim ile bir kuş oluveriyordu. Anadan doğma körü ve cüzamlıyı benim iznimle iyi ediyordun. Ölüleri benim iznimle diriltiyordun. İsrailoğulları'na söze dayalı apaçık delillerle geldiğinde onlardan kâfirler, "bunlar büyüleyici parlak laflardan başka bir şey değildir" demişlerdi de, seni onlara karşı korumuştum."
111 Hani havarilere "bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar da: "İman ettik. Hiç kuşkusuz, müslümanlar olduğumuza şahit ol" demişlerdi."
112 Yine havariler: "Ey Meryem oğlu İsa! Rabbinden bize gökten bir sofra indirmesini isteyebilir misin?" diye sormuşlardı da, "eğer inanmış iseniz, sakının" diye cevaplamıştı.
113 Onlar: "Biz istiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz tatmin olsun da senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona tanıklık yapanlardan olalım" demişlerdi.
114 Bunun üzerine Meryem oğlu İsa: "Allahım! Ey bizim yegane Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir. Bizim için, bütün zamanlar boyunca bir ziyafet ve kudretinden bir işaret olsun. Bizleri rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın" demişti.
115 Allah da: "Ben onu size indirip durmaktayım. Artık bundan sonra içinizden kim kâfirlik ederse, ona dünyada hiç kimseye vermeyeceğim bir azap ile karşılık veririm" demişti.
116 Şimdi, "ey Meryem oğlu İsa" diyerek soracak Allah: "Sen mi insanlara beni ve annemi Allah yanında iki tanrı edinin' dedin?" İsa cevap verecek: "Sen her türlü eksikliklerden uzaksın. Benim için gerçek olmayan bir sözü söylemem bana yakışmaz. Eğer söylemiş olsaydım, elbette sen bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ben ise senin zatında olanı bilmem. Bütün sırları bilen ancak sensin sen... Bundan hiç şüphem yok."
117 "Sen bana ne emrettin ise, onlara sadece onu söyledim. Daima, "Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin" dedim. Aralarında bulunduğum müddetçe onlara tanıklık ettim. Ne zaman ki beni içlerinden aldın, onları gözetleyen olarak yalnız sen kaldın. Zaten sen her şeyi görürsün."
118 "Eğer Sen onlara azap edersen, hiç kuşkusuz onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, bütün güç ve bilgelik sendedir, bundan hiç şüphem yok..!"
119 Allah da: "İşte bu, yalnızca sözü namus bilerek yaşayanların doğruluklarının fayda sağlayacağı gündür. Onları altlarından ırmaklar akan ebedi cennetler bekliyor. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan... İşte asıl büyük zafer budur" diyecek.
120 Göklerin, yerin ve onlarda olan her şeyin mülkiyeti Allah'ındır. O'nun her şeye gücü yeter.
  NASR
1 Allah'ın gönüller açan yardımı geldiği zaman,
2 İnsanların Allah'ın dinine kitleler halinde girdiklerini gördüğün zaman,
3 Artık sana düşen, Rabbini övgü ile yüceltmek ve bağışlanma dilemektir. Dönüp gelene biz de dönüp geliriz, hiç kuşku yok!