- Araştırmalara göre dünyada en çok konuşulan konu din, en fazla okunanlar ise din kitaplarıdır.
- Buna rağmen inandığı dinin prensiplerini "kutsal kitabından" öğrenenlerin sayısı pek azdır.
- Diğer dinlerin bilgileri ise tamamen kulaktan dolmadır ve gereksiz kavgalar üretmektedir.
- Bu sayfa Kur'an'ın ayetlerini içerir; ancak onu öğretmek veya reklamını yapmak amacı gütmez.
- Her gün kitabın 1/365'lik kısmı yayınlanarak, daha rahat okunup anlaşılması hedeflenmiştir.
- Kitapları "şöyle bir" inceleyenler, ana fikir açısından kitaplar arasında kavgaya sebep olacak bir fark göremeyeceklerdir.
Kur'an (358. Gün)
Diyanet İşleri Başkanlığı meâli (İniş sırası) |
|
| et-TEVBE | |
| 117 | Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir. |
| 118 | Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir. |
| 119 | Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun. |
| 120 | Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah'ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz. İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa dûçar olmaları, kâfirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. Çünkü Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez. |
| 121 | Allah onları, yapmakta olduklarının en güzeli ile mükâfatlandırmak için küçük büyük yaptıkları her masraf, geçtikleri her vâdi mutlaka onların lehine yazılır. |
| 122 | Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar. |
| 123 | Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir. |
| 124 | Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: "Bu sizin hanginizin imanını artırdı?" İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler. |
| 125 | Kalplerinde hastalık (kâfirlik ve münafıklık) olanlara gelince, onların da inkârlarını büsbütün artırır ve onlar artık kâfir olarak ölürler. |
| 126 | Onlar, her yıl bir veya iki kez (çeşitli belâlarla) imtihan edildiklerıni görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar. |
| 127 | Bir sûre indirildiği zaman, (göz kırpıp alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Çevreden) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da (sıvışıp) giderler. Anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalplerini (imandan) çevirmiştir. |
| 128 | Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. |
| 129 | (Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir. |
| el-MÂİDE | |
| 1 | Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar, sizin için helâl kılındı. Allah dilediğine hükmeder. |
| 2 | Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir. |
| 3 | Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. |
| 4 | Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). Allah'tan korkun. Allah'ın hesabı pek çabuktur. |
R. İhsan Eliaçık Meâli (İniş sırası) |
|
| TEVBE | |
| 117 | Açıkçası Allah, peygamberi, zor zamanda onunla zulüm diyarından göç edenleri, onlara kucak açanları ve kalpleri tam kayıyor iken tövbe edip dönenleri karşılıksız bırakmadı. Onları bağışladı. Çünkü Allah onlara karşı çok şefkatlidir, sevgi ve merhametle dopdoludur. |
| 118 | Ayrıca seferden geri kalan o üç kişinin tövbelerini de karşılıksız bırakmadı. Hani öyle bunalmışlardı ki, yeryüzü bütün genişliğiyle başlarına dar gelmiş, vicdan azabından uyuyamaz olmuşlardı. Allah'tan yine Allah'a sığınma dışında başka çare olmadığını anlamışlardı. İşte o zaman tövbelerine karşılık verdi ki, pişmanlıkları karşılıksız kalmasın. Pişman olup tövbe edeni Allah kabul eder. O, tövbeleri kabul eden, sevgi ve merhamet kaynağıdır. |
| 119 | Ey iman edenler! Sakının ve sözü namus bilenlerle birlikte olun. |
| 120 | Ne Medine halkının, ne de etrafındaki bedevilerin, Allah'ın peygamberine kayıtsız kalmaları ve onu bırakıp kendi canlarının derdine düşmeleri yakışık almaz. Çünkü onların Allah yolunda çektikleri her susuzluk, her yorgunluk, her açlık veya kâfirleri öfkelendirecek her cesur çıkış ve düşman karşısında elde ettikleri her başarı, hanelerine güzel bir amel olarak yazılır. Allah, güzel ahlâk sahiplerini karşılıksız bırakmaz. |
| 121 | Yine az ya da çok yaptıkları her harcama, kat ettikleri her yol hanelerine sevap olarak yazılır ve Allah'tan karşılığını daha güzeliyle alırlar. |
| 122 | Bununla beraber mü'minlerin toptan seferber olmalarına da gerek yoktur. İçlerinden bir grup da dinde derinleşmek için seferber olsa ve seferden döndüklerinde kardeşlerini aydınlatsalar daha yerinde olur. Böylece her açıdan donanımlı olmuş olurlar. |
| 123 | Ey iman edenler / güvenenler! Yanı başınızdaki kâfirlerle / gerçeği örtenlerle / hak yiyenlerle çarpışın ki, sizde güçlü bir direnç olduğunu anlasınlar. Bilin ki Allah kendisini kalkan edinenlerle beraberdir. |
| 124 | Ne zaman bir sure inse, onlardan biri çıkıp, "bu hanginizin imanını artırdı, söyleyin bakalım?" der. Evet, tabii ki inen sureler, imanı olanların imanını da, sevincini de artırır. |
| 125 | Kalplerinde hastalık olanların ise küfürlerine küfür katar da, kâfir olarak ölüp giderler. |
| 126 | Onlar sürekli imtihan edildiklerini ne zaman görecekler? Hâlâ tövbeye yanaşmıyor, ibret almıyorlar. |
| 127 | Öyle ki, bir sure indirilince, "sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine göz ederler, sonra da sıvışır giderler. Allah kalplerini burkmuştur. Çünkü onlar, sözün maksadını kavrayamayacak bir güruhtur. |
| 128 | Açın kulağınızı! Size kendi içinizden aziz bir peygamber geldi. Sizin için çırpınıyor, üzerinize titriyor. İman edenlere karşı son derece şefkatli, sevgi ve merhametle dopdoludur. |
| 129 | Aldırış etmezlerse de ki: "Bana Allah yeter! O'ndan başka ilâh yoktur! Ben O'na dayanmışım, O'na güvenmişim. O'dur şu yüce görkemin Rabbi..." |
| MAİDE | |
| 1 | Ey iman edenler! Ahde vefa gösterin. Aşağıda adı geçen hayvanlar, size hac yasakları dışında serbesttir. Allah, uygun olan ne ise onunla hükmeder. |
| 2 | Ey iman edenler / güvenenler! Allah'ın sembollerine, haram aya, hediyelere, işaretlerine ve Rablerinin nimetini ve hoşnutluğunu aramak için gelen Beyt-i Haram ziyaretçilerine sakın saygısızlık etmeyin. Hac yasakları bitince hayvanlardan yararlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoydular dîye, kimilerine duyduğunuz öfke sakın sizi saldırganlığa sevk etmesin. İyilik ve sakınma yarışına girin. Günah ve düşmanlıkta yarışmayın. Daima sakının. Allah'ın cezası çok çetindir. |
| 3 | Size şunlar yasaktır: Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğularak öldürülen, dövülerek öldürülen, düşerek ölen, derisi yüzülerek öldürülen, vahşî bir hayvan tarafından parçalanıp da henüz canlı iken kesmedikleriniz, putlar için kesilenler ve fal bakarak gelecek okumak... Bunların hepsi yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler. Onlardan korkmayın, yalnız benden korkup titreyin. İşte bugün dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı beğendim. Her kim aç ve çaresiz kalır da günah işleme amacı olmaksızın az önceki hayvanlardan yemek zorunda kalırsa, elbette Allah bağışlayıcıdır, sevgi ve merhamet kaynağıdır. |
| 4 | Sana kendilerine neyin serbest bırakıldığını soruyorlar. Söyle onlara, temiz ve güzel olan her şey size serbesttir. Allah'ın size öğrettiği şekilde, eğiterek yetiştirdiğiniz av hayvanlarının sizin için yakaladıklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Daima sakının. Allah, hesabı çabuk görendir. |
WhatsApp ile iletişim