- Araştırmalara göre dünyada en çok konuşulan konu din, en fazla okunanlar ise din kitaplarıdır.
- Buna rağmen inandığı dinin prensiplerini "kutsal kitabından" öğrenenlerin sayısı pek azdır.
- Diğer dinlerin bilgileri ise tamamen kulaktan dolmadır ve gereksiz kavgalar üretmektedir.
- Bu sayfa Kur'an'ın ayetlerini içerir; ancak onu öğretmek veya reklamını yapmak amacı gütmez.
- Her gün kitabın 1/365'lik kısmı yayınlanarak, daha rahat okunup anlaşılması hedeflenmiştir.
- Kitapları "şöyle bir" inceleyenler, ana fikir açısından kitaplar arasında kavgaya sebep olacak bir fark göremeyeceklerdir.
Kur'an (361. Gün)
Diyanet İşleri Başkanlığı meâli (İniş sırası) |
|
| el-MÂİDE | |
| 39 | Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. |
| 40 | Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir; dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her şeye hakkıyle kadirdir. |
| 41 | Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır. |
| 42 | Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever. |
| 43 | İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar? Onlar inanmış kimseler değildir. |
| 44 | Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi). Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. |
| 45 | Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir. |
| 46 | Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik. |
| 47 | İncil'e inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır. |
| 48 | Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir. |
| 49 | (Sana şu talîmatı verdik): Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et. Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır. |
| 50 | Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır? |
| 51 | Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. |
| 52 | Kalblerinde hastalık bulunanların: "Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır. |
| 53 | (O zaman) iman edenler: "Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden olmuşlardır. |
| 54 | Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir. |
| 55 | Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler. |
R. İhsan Eliaçık Meâli (İniş sırası) |
|
| MAİDE | |
| 39 | Böyleyken, her kim de yaptığı haksızlığın ardından tövbe eder ve kendini düzeltirse, Allah da tövbesini kabul eder. Allah bağışlayıcıdır, sevgi ve merhamet kaynağıdır. |
| 40 | Bilmez misin ki, göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Müstahak gördüğünü cezalandırır, layık gördüğünü bağışlar. Allah'ın her şeye gücü yeter. |
| 41 | Ey peygamber! Bir taraftan ağızlarıyla "biz inandık" deyip de kalpleriyle inanmayanların, diğer taraftan Yahudilerin kâfirlik yarışına girmeleri seni üzmesin. Onlar seni, bir açık yakalamak için ve karşına mertçe çıkamayan bir topluluk hesabına dinlerler. Onlar, kelimeleri aslından değiştirirler, "size uygun konuşuyorsa dinleyin, yoksa uzak durun" diye akıl verirler. Allah'ın azaba müstahak gördüğünü, sen Allah'tan kurtaramazsın. Öyle kimselerdir ki onlar, Allah onların kalplerini temizlemeye layık görmemiştir. Onların görüp göreceği, dünyada zillet, ahirette de büyük bir azaptır. |
| 42 | Onlar, yalandan dolandan medet umar, boyuna rüşvet alır, haram yiyicilikle geçinirler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, istersen onlardan yüz çevir. Eğer yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adalet ve eşitlikle hükmet. Çünkü Allah, adalet ve eşitlikten şaşmayanları sever. |
| 43 | Hem, içinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında iken seni niye hakem yapıyorlar, sonra da arkasından ne diye dönüyorlar? Bunların, iman etmiş olmakla alakaları yoktur. |
| 44 | Doğru yolu göstersin ve aydınlatsın diye Tevrat'ı indiren biziz. İslam'a adanmış elçiler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Kendilerini rabbe adamış olanlar ve din âlimleri de, Allah'ın kitabını korumakla sorumlu ve ona tanık olmaları dolayısıyla onunla hüküm verirlerdi. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun ve benim ayetlerimi üç beş kuruş para için bir kenara itmeyin. Her kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. |
| 45 | Biz, Tevrat'ta onların üzerine şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, dişe diş, yaralamalarda ödeşme... Kim de hakkını sadakadan sayarak vazgeçerse, o kendisi için kefaret olur. Her kim de Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir. |
| 46 | Daha sonraları o elçilerin izleri üzerinde, Meryem'in oğlu İsa'yı, kendinden önceki Tevrat'ın doğrularını devam ettiren olarak gönderdik. Doğru yolu göstersin, aydınlatsın, kendinden önceki inen Tevrat'tan doğru namına ne kalmışsa hepsini sürdürsün, sakınanlara yol göstersin ve öğüt versin diye ona da İncil'i verdik. |
| 47 | Şu halde İncil'e inananlar da Allah'ın, onun içinde indirdiği ile hükmetsin. Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar fasıkların ta kendileridir. |
| 48 | Sana da önceki çağların kitaplarından doğru namına ne kalmışsa sürdüren ve onlara tanık olmak üzere hak olan bu Kitabı indirdik. Onun için sen de aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Sana gelen gerçekten ayrılıp da onların kuruntularına uyma. Her biriniz için bir yol ve tarz belirledik. Allah isteseydi hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat sizi, her birinize verdiği şeylerle imtihan ediyor. O halde iyilik yarışına girin. Sonunda dönüp dolaşıp O'nun huzuruna geleceksiniz. O zaman O, hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir. |
| 49 | Ve şu emri indirdik: "Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet, onlann keyiflerine uyma ve onların, Allah'ın indirdiği kimi hükümler dolayısıyla seni şaşırtmalarından sakın. Aldırış etmezlerse, bil ki onlann kimi günahtan sebebiyle cezalandırılması, Allah'ın iradesi gereğidir. Unutma ki, insanlardan bir çoğu sapıtıp gitmiştir. |
| 50 | Hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü arıyorlar? Şeksiz şüphesiz imanı olan bir halk için, Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir? |
| 51 | Ey iman edenler! Yahudilerle hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden her kim onları dost tutarsa, o da onladandır. Allah zâlimleri doğru yolda yürütmez. |
| 52 | Bu nedenle münafıklık hastalığına müptela olanların, "başımıza musibet yağacak bir devrin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların yanına koştuklarını görürsün. Fakat Allah, yakında zafer nasip ederek devranı döndürecek ve onlar içlerinden geçen bu düşünceler sebebiyle pişman olacaklar. |
| 53 | İman edenler ise, "sizinle birlikte olduklarına dair Allah'a olanca güçleriyle yemin edenler şunlar mı? Onların bütün çabaları boşa gitti ve çok büyük zarara uğradılar" diyecekler. |
| 54 | Ey iman edenler / güvenenler! İçinizden kim dininden dönerse, duysun: Allah onların yerine, kendisinin sevdiği, onların da kendisini seveceği, mü'minlere karşı alabildiğine yumuşak, kâfirlik edenlere karşı ise son derece sert, Allah yolunda savaşan, dil uzatanın kınamasından korkmayan bir halk getirir. İşte bu Allah'ın lütfudur ve onu layık gördüğüne verir. Allah'ın lütfü geniştir, her şeyi bilir. |
| 55 | Sizin dostunuz Allah, O'nun peygamberi, destekleşmeyi / dayanışmayı ayağa kaldıranlar, ihtiyaçtan faslasını vererek arınanlar ve sadece O'nun önünde eğilenlerdir. |
WhatsApp ile iletişim