Kur'an (340. Gün)

  • Araştırmalara göre dünyada en çok konuşulan konu din, en fazla okunanlar ise din kitaplarıdır.
  • Buna rağmen inandığı dinin prensiplerini "kutsal kitabından" öğrenenlerin sayısı pek azdır.
  • Diğer dinlerin bilgileri ise tamamen kulaktan dolmadır ve gereksiz kavgalar üretmektedir.
  • Bu sayfa Kur'an'ın ayetlerini içerir; ancak onu öğretmek veya reklamını yapmak amacı gütmez.
  • Her gün kitabın 1/365'lik kısmı yayınlanarak, daha rahat okunup anlaşılması hedeflenmiştir.
  • Kitapları "şöyle bir" inceleyenler, ana fikir açısından kitaplar arasında kavgaya sebep olacak bir fark göremeyeceklerdir.
Diyanet İşleri Başkanlığı meâli (İniş sırası)
  en-NÛR
61 Âmâya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. (Bunlara yapamayacakları görev yüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar.) Sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, veya anahtarlarını uhdenizde bulundurduğunuz yerlerden, yahut dostlarınızın evlerinden yemenizde bir sakınca yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selâm verin. İşte Allah, düşünüp anlayasınız diye size âyetleri böyle açıklar.
62 Müminler, ancak Allah'a ve Resûlüne gönülden inanmış kimselerdir. Onlar, o Peygamber ile ortak bir iş üzerindeyken ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler. (Resûlüm!) Şu senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve Resûlüne iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah'tan bağış dile; Allah mağfiret edicidir, merhametlidir.
63 (Ey müminler!) Peygamber'i, kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden, birini siper edinerek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir belâ gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.
64 Bilmiş olun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. O, sizin ne yolda olduğunuzu iyi bilir. İnsanlar O'nun huzuruna döndürüldükleri gün yapmış olduklarını onlara hemen bildirir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
  el-AHZÂB
1 Ey Peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır.
2 Rabbinden sana vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
3 Allah'a güven. Vekîl olarak Allah yeter.
4 Allah, bir adamın içinde iki kalp yaratmadığı gibi, "zıhâr" yaptığınız eşlerinizi de analarınız yerinde tutmadı ve evlâtlıklarınızı da öz oğullarınız olarak tanımadı. Bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola O eriştirir.
5 Onları (evlât edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
6 Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır. Akraba olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (mirasçılık bakımından) birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; ancak, dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap'ta yazılı bulunmaktadır.
7 Hani biz peygamberlerden söz almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan da. (Evet) biz onlardan pek sağlam bir söz aldık.
8 Allah bu sözü doğruları doğruluklarıyla sorumlu kılmak için aldı. Kâfirler için de çok acıklı bir azap hazırladı.
9 Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi.
10 Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan (vâdinin üstünden ve alt yanından) üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman;
11 İşte orada iman sahipleri imtihandan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardı.
12 Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık (iman zayıflığı) bulunanlar: Meğer Allah ve Resûlü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuşlar! diyorlardı.
13 Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı.
R. İhsan Eliaçık Meâli (İniş sırası)
  NUR
61 Köre sakınca yoktur, topala sakınca yoktur, hastaya sakınca yoktur. Aynı şekilde kendi evlerinizde, babalarınızın, analarınızın, erkek kardeşlerinizin, kız kardeşlerinizin, amcalarınızın, halalarınızın, dayılarınızın, teyzelerinizin evlerinde, size emanet edilen evlerde veya dost ve arkadaşlarınızın evinde gerek topluca, gerekse ayrı ayrı yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Şu halde evlere Allah'tan bolluk, sağlık, güzellik, esenlik dileyerek girin. Allah size ayetlerini İşte böyle açıklıyor ki aklınızı iyi kullanasınız.
62 Gerçek mü'minler, ancak Allah'a ve peygamberine canı gönülden iman edenler/güvenenlerdir. Onlar, ortak karardan çıkan bir işi peygamberden izin almadan ortada bırakıp gitmezler. Senden izin isteyenler, Allah'a ve peygamberine inananlardır. Şu halde, bazı özel işleri sebebiyle senden izin istediklerinde onlardan uygun gördüğüne izin ver ve Allah'tan bağışlanmalarını dile. Allah çok bağışlayıcıdır, sevgi ve merhametle dopdoludur.
63 Peygamberin sizi bir işe çağırmasını birbirinize yaptığınız çağrı gibi algılamayın. İçinizden birbirinin arkasına saklanarak kaytarmaya çalışanları Allah biliyor. Artık peygamberin emrine aykırı davrananlar, başlarına bir belanın veya acı bir azabın gelmesinden çekinsinler.
64 Dikkat edin! Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. O, her şeyinizi biliyor. Allah'a döndüğünüz gün, her şey bir bir ortaya dökülecek. Allah, iliklerinize kadar her şeyi bilmektedir.
  AHZAB
1 Ey peygamber! Allah'ın öfkesini çekmekten sakın. Kâfirlere ve münâfıklara / ikiyüzlülere/ vermeyenlere uyma. Allah her şeyi bilendir, bilgedir. Bundan hiç şüphen olmasın.
2 Rabbinden sana ne vahyolunuyorsa ona uy. Allah, ne yapıyorsanız kesinlikle haberdardır.
3 Allah'a güvenip yaslan. Güvenip yaslanmak için Allah yeter.
4 Allah bir adamın içinde iki kalp yaratmamıştır. "Sen bana annemin sırtı gibisin" diyerek boşanmaya kalkıştığınız eşlerinizi anneleriniz yerine koymamıştır. Evlatlıklarınızı da oğullarınız yerine koymamıştır. Bunlar sizin ağzınızda geveleyip durduğunuz bir takım laflardır. Allah ise gerçeği söylüyor ve doğru yolu gösteriyor.
5 Evlatlıklarınızı, öz babalarının ismiyle çağırın. Allah katında adalete ve eşitliğe uygun olan budur. Eğer öz babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, dinde kardeşleriniz ve dostlarınız olarak görün. Bu konuda yanıldığınız olursa bundan dolayı günah işlemiş olmazsınız. Fakat bilerek tasarladıklarınızdan dolayı günaha girersiniz. Allah günahları örtendir, sevgi ve merhamet kaynağıdır.
6 Peygamber, iman edenler / güvenenler nazarında kendi canlarından daha önce gelir, eşleri de annelerinizdir. Bu şekilde sevgi ve merhamet yumağı haline gelenler, Allah'ın kitabına göre diğer iman etmiş ve hicret etmiş olanlara nazaran birbirlerinin can yoldaşı olmuşlardır. Ancak diğer dostlarınıza da en güzel şekilde davranmalısınız. Kitapta bu da yazılıdır.
7 Bir zamanlar elçilerden sağlam sözler almıştık. Senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryem oğlu İsa'dan... Hepsinden sağlam sözler almıştık.
8 Bunu sözü namus bilenlerden, sözün namusunu koruyup koruyamadıklarına dair hesap sormak için yaptık. Kâfirler için ise acı bir azap hazırladık.
9 Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Hani üzerinize ordular yürümüştü de onlara kasırgayı ve sizin görmediğiniz orduları musallat etmiştik. Allah ne yaptığınızı görüyordu.
10 Hani yukarıdan ve aşağıdan saldırıya geçmişlerdi. O vakit gözler kaymış, yürekler ağza gelmişti. Allah'a türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz.
11 İşte burada iman edenler / güvenenler sınanmış ve şok bir sarsıntı ile sarsılmışlardı.
12 Hani münâfıklar / infâk etmeyenler ve kalpleri hastalıklı tipler, "Allah ve elçisi bize aslı astarı olmayan vaatlerde bulunmuş" diyorlardı.
13 Yine o zaman bunlardan başka bir grup: "Ey Yesripliler! Boşuna uğraşmayın, hemen evlerinize dönün" derken, kimileri de evlerinin savunmasız olduğunu ileri sürerek peygamberden izin istiyordu. Hâlbuki evleri savunmasız olduğundan değil, sırf kaytarmak istiyorlardı.