- Araştırmalara göre dünyada en çok konuşulan konu din, en fazla okunanlar ise din kitaplarıdır.
- Buna rağmen inandığı dinin prensiplerini "kutsal kitabından" öğrenenlerin sayısı pek azdır.
- Diğer dinlerin bilgileri ise tamamen kulaktan dolmadır ve gereksiz kavgalar üretmektedir.
- Bu sayfa Kur'an'ın ayetlerini içerir; ancak onu öğretmek veya reklamını yapmak amacı gütmez.
- Her gün kitabın 1/365'lik kısmı yayınlanarak, daha rahat okunup anlaşılması hedeflenmiştir.
- Kitapları "şöyle bir" inceleyenler, ana fikir açısından kitaplar arasında kavgaya sebep olacak bir fark göremeyeceklerdir.
Kur'an (338. Gün)
Diyanet İşleri Başkanlığı meâli (İniş sırası) |
|
| en-NÛR | |
| 27 | Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi farkettirip (izin alıp) ev halkına selâm vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir; herhalde (bunu) düşünüp anlarsınız. |
| 28 | Orada hiçbir kimse bulamadınızsa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, "Geri dönün!" denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptığınızı bilir. |
| 29 | İçinde kendinize ait eşyanın bulunduğu oturulmayan evlere girmenizde herhangi bir sakınca yoktur. Allah, sizin açığa vurduklarınızı da, gizlediklerinizi de bilir. |
| 30 | (Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır. |
| 31 | Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. |
| 32 | Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir. |
| 33 | Evlenme imkânını bulamayanlar ise; Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik). görüyorsanız, hemen mükâtebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir. |
| 34 | Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren âyetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvâya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik. |
| 35 | Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir. |
| 36 | (Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu (öyle kimseler) tesbih eder ki; |
| 37 | Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. |
| 38 | Çünkü (o günde) Allah, onları yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandıracak ve lütfundan onlara fazlasıyla verecektir. Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır. |
| 39 | İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üstelik yanıbaşında da (inanmadığı, kendisinden sakınmadığı) Allah'ı bulmuştur; Allah ise, onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür. |
| 40 | Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir; (öyle bir deniz) ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut... Birbiri üstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah nûr vermemişse, artık o kimsenin aydınlıktan nasibi yoktur. |
| 41 | Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir. |
| 42 | Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır; dönüş de ancak O'nadır. |
| 43 | Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üstüste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır! |
R. İhsan Eliaçık Meâli (İniş sırası) |
|
| NUR | |
| 27 | Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, sahiplerinden izin almadan, onlara selam vermeden girmeyin. Eğer düşünecek olursanız, bu sizin için daha hayırlıdır. |
| 28 | Eğer orada hiç kimse bulamazsanız izin verilmedikçe içeri girmeyin. Eğer size "dönün" denilirse dönün. Bu sizin için daha temizdir. Allah bütün yaptıklarınızı biliyor. |
| 29 | İçinde oturulmayan ama ortak amaçlar için kullanıma açılmış yerlere girmenizde bir sakınca yoktur. Allah, açığa vurduğunuzu da gizlediğinizi de bilir. |
| 30 | Mü'min erkeklere söyle, bakışlarını sakınsınlar. Irzlarını ve namuslarını korusunlar. Temiz ve erdemli davranış budur. Allah bütün yaptıklarından haberdardır. |
| 31 | Mü'min kadınlara da söyle, bakışlarını sakınsınlar. Irzlarını ve namuslarını korusunlar. Görünmesi zaruri olan yerler dışında cinsel cazibelerini sergilemek için açılıp saçılmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Örtünmesi gereken yerlerini kocalarından, babalarından, kayın babalarından, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, kardeş oğullarından, kız kardeş oğullarından, öteki kadınlardan, yanlarına verilmiş esir kadınlardan, erkekliği kalmamış hizmetçilerden ve henüz kadınların şehvet uyarıcı taraflarından habersiz çocuklardan başkasına göstermesinler. Cinsel cazibeleri fark edilsin diye tahrik edici şekilde yürümesinler. Hepiniz Allah'a dönüp gelin ki mutluluğu bulabilesiniz, ey mü'minler... |
| 32 | İçinizden bekârları ve boyunduruk altındakilerden, esir kadınlarınızdan dürüst olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler Allah onlara cömertliğinden zenginlik verir. Allah'ın nimeti bodur, her şeyi bilendir. |
| 33 | Evlenme imkanı bulamayanlar, Allah kendilerine cömertliğinden bu imkanı verinceye kadar iffetli davransınlar. Elinize düşmüş esirlerden, özgürlüklerine kavuşmak için sözleşme yapmak isteyen olursa, kendilerinde iyi niyet görüyorsanız yazılı sözleşme yapın. Allah'ın size verdiği zenginlikten onlara verin. Dünya hayatının geçici zenginliğini kazanacaksınız diye, sakın namusuyla yaşamak istediği halde elinize düşmüş esir kadınları fuhuş yapmaya zorlamayın. Her kim onları fuhuş yapmaya zorlarsa, Allah kendilerine zorla yaptırılan bu işten dolayı onları bağışlayacak, sevgi ve merhametine alacaktır. |
| 34 | Açın kulaklarınızı..! Size söze dayalı apaçık deliller, sizden önceki çağlardan örnekler ve sakınmak isteyenler için öğüt indirdik. |
| 35 | Allah, göklerin ve yerin aydınlığıdır. O'nun aydınlığı, içinde kandil bulunan bir oyuktan yayılan ışığa benzer. Kandil, bir fanus içindedir. Bu fanus, inciden bir yıldız gibi parıldar. Ne doğuya, ne de batıya nisbet edilemeyen mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulur. Onun yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile ışık verir. Nur üstüne nur... Allah, layık gördüğünü kendi aydınlığında yürütür. Allah insanlara böyle örnekler veriyor. Allah her şeyi biliyor. |
| 36 | O aydınlık, Allah'ın yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerden yayılır. Oralarda sabah ve akşam O'nun yüceliğini anarlar. |
| 37 | Onlar öyle kimselerdir ki ne ticaret, ne de alışveriş kendilerini Allah'ı anmaktan, destekleşmeye / dayanışmaya katılmaktan, ihtiyaçtan fazlasını vererek arınmaktan alıkoymaz. Onlar yüreklerin ağza geleceği, gözlerin fal taşı gibi açılacağı günden korkarlar. |
| 38 | Allah onları yaptıkları işlerin en güzeli ile karşılayacak, onlara engin cömertliğinden daha fazlasını da bahşedecektir. Allah, layık gördüğüne umulmadık yerlerden rızık verir. |
| 39 | Kâfirlik edenlerin yaptıkları ise engin çölde serap gibidir. Susayan onu su sanır. Fakat yanına vardığı zaman hiçbir şey bulamaz. Allah'ı bulur vicdanında ve O da onun hesabını görür. Allah, hesabı çok süratli olandır. |
| 40 | Veya engin bir denizin karanlıkları gibidir. Denizde dev dalgalar, gökte kara bulutlar ve kat kat zifiri karanlıklar... Elini çıkardığında onu görme ihtimali bile yoktur. Allah'ın aydınlığından yoksun olan asla aydınlığa çıkamaz. |
| 41 | Göklerde ve yerde var olan bütün varlıkların, dizi dizi uçan kuşların, hepsinin Allah'ın yüceliğini dile getirdiklerini görmüyor musun? Doğrusu Allah'a nasıl yönelip niyaz edeceklerini, O'nun yüceliğini nasıl dile getireceklerini çok iyi biliyorlar. Allah da onların bütün yaptıklarını biliyor. |
| 42 | Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Bütün yollar Allah'a çıkar. |
| 43 | Baksana şu gerçeğe: Allah bulutları sürüyor, sonra bir araya getirip üst üste yığıyor. Bağırlarından yağmurun çıktığını görüyorsun. Gökten, içinde dolu bulunan dağ gibi bulut kümeleri getiriyor. Şimşek çaktıkça gözlerinizi alıyor. Kiminize yıldırım isabet ettiriyor, kiminizden uzaklaştırıyor. |
WhatsApp ile iletişim